Bundesliga 15. Hafta Değerlendirmesi

Bundesliga 15. Hafta Değerlendirmesi


Puan cetvelindeki komşuların ve daha dişe diş takımların karşılaştığı haftanın açılış maçı “der echte Klassiker” yani “gerçek klasik” muhteşem bir geri dönüş hikayesiyle damga vurdu. Bir diğer dönüş de Schalke ve Bielefeld’den geldi ama hayata dönüş belki de.

Borussia Mönchengladbach – Bayern Münih

Kimilerine göre asıl der Klassiker olan mücadele ile 15. hafta açıldı. Rose Bensebaini ve Zakaria‘yı bu hafta Wendt ve Herrmann yerine tercih ederken bu hafta da sakat Lazaro ve kart cezalısı Thuram’dan yoksundu. Karşı taraf lider Bayern’de 2 gol yedikleri Mainz maçında forma giyen Boateng, Tolisso ve sakat Gnabry yerine Süle, Goretzka ve Douglas Costa sahadaydı. Bayern önde baskı ile başladı ve Gladbach defansı geriden oyun kurmayı bırakın cansiperane biçimde ayağından çıkarmaya çalıştı. Bayern öne Neuhaus’un ilginç refleksi ile kazandığı penaltıyla geçti. Akıllara Neuhaus’un daha önce hentbol oynamış olabileceğini getirdi. 2. golde ise bu sefer orta alanda kaybedilen topta Goretzka kaleyi görüp skoru buldu. Maçı Bayern istatistiklerle birlikte önde sürdürüp acaba maçı koparıp farka mı gidecekler derlerken Gladbach’ın savunma arkasına derin top taktiği sonunda sonuç verdi. Geçen hafta aynısını Burkardt’ı kaçırarak Mainz yapmış ve 2-0 öne geçmişlerdi. Flick bunun için belli ki ofsayt taktiği çalıştırmış olsa da savunma pozisyon almada her zaman bu pasları erken süzüp tepki veremedi. İki golde de defansın arkasına atılan toplarla Hofmann skor buldu. Bayern’in yediği ilk golde Süle’den aldığı pası ayağımdan yeter ki çıksın diye ilerideki Sane’ye aktaran Pavard golün gizli kahramanlarından. Sane baskı yiyip topu kaybediyor ve top Stindl’ın ayağına geliyor. O da topu kaybetmeyip iki Bayernli oyuncu baskı yaparken mükemmel bir ara pası ile Hoffmann ve hatta Embolo’nun koşu yoluna atıyor ve neyse ki topu Hoffmann kullanıp golü atıyor. 2. golde de benzer bir senaryo gerçekleşiyor. Pek pas opsiyonu olmayan Davies (Gladbach’ın yine sıkıştırması ile tabi ki) Kimmich’i görüyor. O da önündeki hakemden dolayı belki de topa istediği hızda reaksiyon gösteremiyor. İkili mücadelede yerde kalıyor ve ani hücumda Stindl ara pası ve Hoffmann’ın golü geliyor. Burada belki bir faul söz konusu olabilir ama yenilen iki golde de bu iki ara pasın süzülememesi Bayern adına en çok göze çarpan unsur. 2. Yarıda da Süle’nin topu kötü kullanışıyla bir geçiş hücumu daha geldi ve bu sefer Hoffmann asist yaparken Neuhaus başka bir güzellikle özür diledi. Golden sonra Bayern tam gaz ileri giderken daha önceki maçlardaki kadar geriye yaslanmayan Gladbach elde ettiği topları mümkün oldukça ayağında tutarak süreyi eritti. Costa-Coman hamlesi daha erken gelse Bayern beraberliği yakalayabilirdi. 2008/09 Klinsmann sezonundan beri en kötü yenilen gol istatistiği olabilir. (34 maç 42 gol)

Freiburg - Köln

Galibiyet serili Freiburg’da son maçların formda isimleri Schmid ve Kwon sakatlıkları sebebiyle oynayamazken Kübler ve Sallai onların yerlerine sahaya sürdü. Gisdol ise Augsburg yenilgisi sonrası Czichos, Katterbach, Rexhbecaj ve Thielmann’ı kenara çekip Schmitz, Hector, Jakobs ve Modeste’ye forma verdi. Freiburg orta alanda dirençli başlarken topa daha akılcı hakim oldu. Kanatlardan topu taşımalarına rağmen ilk yarıdaki golleri preslerle kaptıkları toplarla geldi. İlk golde ara pasında Demirovic kaleci üzerinden topa yükseklik kazandırıp ekarte ettikten sonra Mere karşısında hava mücadelesini de kazanıp golü attı. 2. golde ise Höfler, Salih Özcan’a şok pres ile topu kaptı ve 1’e 1’de bir santrfor gibi bitirdi. Sezonun ilk haftalarında benzer hataları Höfler yaparken burada av değil avcı oldu. 2. yarıda topa Köln daha çok sahip olsa da Augsburg maçında olduğu gibi hücum planları olmayınca yine orta alanda top kayıpları yaptılar. Maç sonunda topa daha fazla Köln’ün sahip olduğu ortada olsa da Freiburg daha fazla koşarak ve aldığı toplarla geçiş hücumlarını iyi organize ederek 2. yarıda da pozisyonlar yarattı. Üzerine adam markajı da kötü olunca Freiburg’un golleri gelmeye devam etti. Öyle ilginç ki takımın en uzun boylu oyuncularından Lienhart köşe vuruşunda ön direkte bomboştu ve çok rahat bir gol attı. Höler’in golünde de önü kapatılmadı. Köln ne atabildi ne tutabildi özetle. Alt sıralar haftalar geçtikçe hareketlenebilir. Köln o girdapta kendini bulabilir.

Schalke – Hoffenheim

Tasmania Berlin’in rekoru geliyor mu derken bambaşka bir profil gösteren Schalke de Gross kardoya yeni transfer Kolasinac’ı kaptan olarak Oczipka’nın yerine çekerken Mascarell yerine de Timo Becker geçti ve Stambouli öne kaydı. Freiburg maçını da kaybeden Hoeneß ise sakat Akpoguma, Rudy, Sessegnon’un yanında Adams’ı yedek oturttu. Bu oyuncuların yerlerini ise Bogarde, Gacinovic, kart cezasından dönen Posch ve ilk kez 11’de başlayacak olan Marco John aldı. Maçın ilk anlarından itibaren Schalke topa sahip oldu ve ligde daha baskın olduğu zamanları hatırlattı. Solda Kolasniac’ın hırslı performansı ve kaptanlığı takıma olumlu yansıdı. Ayrıca Harit’in de daha çok topa sahip olup 10 numara gibi oynaması bu maçlık işe yaradı. Kendisi de topla çok oynamayı seven bir oyuncu ama kaybedilen toplar yine sorun. Hoffenheim hızlı kontralarla çizgiden gelip içeri top çevirdi. Kramaric’in formsuz olması ve ileri tarafın geçen hafta olduğu gibi çok işlememesi bu maçta erken geri düşmelerine engel oldu. Stambouli ve Suat Serdar’ın da savunma katkısı orta sahada ve geride bu maçta daha iyiydi. Pek 11’de yer almayan Becker de genellikle sağlam durdu ve yer yer o da hücuma çıktı. Kendisi Kolasinac gibi top kullanmasa da sıkışılan anlarda pas opsiyonu oldu. Diğer tarafın diziliminde ise Samassekou ve Gacinovic orta sahası çok yumuşaktı. Schalke’nin diğer maçlardaki gibi kırılgan olacağını düşünüp daha ofansif bir dizilişle çıkan Hoeneß’in planı tutmadı. Kafasında skoru erken bulup maçı erken koparmak vardı belli ki lakin bu maçta pozisyonlar da verse daha çetin ceviz bir Schalke vardı. İlk yarının sonlarında hızlı geçiş hücumuyla aksine Schalke öne geçti. Maça damga vuran Harit burada güzel bir asist yaparken Hoppe de tecrübeli bir forvet gibi Baumann’ın üzerinden aşırtarak bitirdi. 2. golde de yine iyi bitirdi. Asisti yine iyiydi ondan önce Stambouli’nin kaptığı top kırılma anıydı. Becker de hızlıca Harit’i gördü. 3. golde de yine Harit pas arası yapıp yine ara pas yaptı ve o yine iyi bitirdi. Schalke’nin önceki maçlarda iyi bitirişler görmüyorduk keza bazen başlayamıyorlardı bile. Son golde de yine kendi sahalarında kaptıkları topu Suat Serdar’ın pası sonrası başlayan geçiş hücumuyla geldi. Harit, Oczipka ile paslaşarak ceza sahasına girerek attı. Dikkat ettiyseniz tüm gollerde ilerideki hücumcular rahat pozisyona girdiler ve şut şansı buldular. Hem alan kapatma hem de adam marke etme çok kötüydü. Bekler de kademeye girdiler çünkü savunmaya dönmekte ağır kaldılar. Sonuç gol atmakta güçlük çeken Schalke’nin 04 golle galibiyeti malum rekora engel oldu.

Union Berlin – Wolfsburg

Puan tablosu komşuları puanları bölüşerek sıralarını korudular. Urs Fischer Prömel yerine Griesbeck’i sahaya sürerken Dortmund karşısında kaybeden takımı bozmadı. Union sezon başından beri disiplinli biçimde hücum aksiyonunu değiştirmedi. Savunma arkasına uzun paslarla Awoniyi ve Becker kaçtı. Bu maçta bu ikili arasındaki bağlantı daha zayıftı ve Becker biraz daha kendi hesabına çalışmak istiyor gibiydi. Gol atsa da daha fazla ayakta top tuttu. Defans kısmına bakarsak bugün daha zayıflardı. Union kendi silahı duran toptan hem de sahanın en kısalarından bir olan Steffen’den gol yedi. Lenz rakibini iyi marke edemedi. Golden sonra Union defanstan çıkarken daha sert baskı yaptı. Bunu tüm maçlarda görüyorduk. Böyle adam adama şok pres yenildiğinde diğer mevkilerdeki oyuncuların defansa yaklaşması ve pas opsiyonu yaratması bir alternatif olabilir ve top kaptırıldığında en azından geri kazanılma ihtimali daha fazla adamla daha mümkün olur. Ingvartsen’in beraberlik golünde top kabiliyeti en iyi oyunculardan Schlager’i gafil avlayıp daha sonra da Becker’e taşıması gol kadar güzeldi. O da ilk dakikalarda kaçırdığı pozisyonun daha zorunda golü attı. Golden sonra karşı ataklar gelse de Union hem şansa hem de Luthe’ye sahip. Andrich’in mükemmel frikiği ile de öne geçtiler. Arnold’un kırmızı kartı da düşünülünce sahadan galip ayrılmaları bekleniyordu. Penaltı ile Weghorst skoru eşitledi. Geri kalan sürede Union topa sahip olsa da buna alışık bir takım değil ve kalitatif pozisyonlar üretemediler. Union’un kazanabileceği bir maçtı. Wolfsburg’da birçok oyuncu gününde değildi. Takımın performansı aslında Schlager-Arnold ikilisine bağlı. Alman taraftarlar arasında bu ikiliye “Sachbearbeiter” yani bir nevi memur deniyor. Bu ikili genelde daha detaylı ince işleri yapıyorlar. Pozisyon hazırlarken, oyun kurarken aynı zamanda da defansta büyük rollere sahipler. Bugün Arnold atıldı, Schlager’de top kaybıyla gole sebep olup oyundan görece düştü. Bir diğer konu ise Glasner’in kadro konusundaki muhafazakarlığı. Gerhardt kötü bir maç çıkardı ve ona rağmen Bialek veya Mehmedi’yi almadı. Yunus Mallı’yı hiç kullanmadı ve gidecek. Marmoush da potansiyelli bir oyuncuydu ve onu kadroda bile göremedik çoğu zaman. Kiralandığı St. Pauli’de ilk maçında gol attı. Avrupa fikstürleri yok ama Covid vb. sebepler ile çekirdek kadrodan isimler eksilirse işi soğuk oyuncularla çok zor.

Werder Bremen – Bayer Leverkusen

2020’yi lider kapatacakken ritmini kaybeden Leverkusen, Bremen deplasmanında da kazanamadı. Geçen hafta Frankfurt’a kaybeden Bosz sakat Weiser ve dinlendirilen Wirtz yerine Sinkgraven ve Kerem Demirbay’a forma verdi. Kohfeldt ise yedeğe geçen Schmid ve Bittencourt ile sakat Groß ve kadroda olmayan Osako’nun yerlerini Mbom, Veljkovic, Chong ve Möhwald ile doldurdu. Oyun boyunca iyi savunma yapan bir Bremen seti vardı. Yaptıkları presle kanatlara yönlendirme yapsalar da Bailey ile Diaby bu maçta alıştığımız kadar üretemediler. Bu konuda hatta model olarak alınabilirler. Ataklar bu hafta da Gebre Selassie kanadının üzerinden geldi. Taraftarlarca bekler zaten çok eleştiriliyordu. Golü Bremen duran topla bulurken Augustinsson’un ortasında Ömer Toprak bomboştu ve iyi dokunarak takımını öne geçirdi. Bu pozisyondan sonra geride sağlam durup ileri çıkmaya da çalıştılar ancak farkı arttıramadılar. Oyun temposu da ikili mücadeleler sonrası çalınan faullerle özellikle 2. yarıda çok düştü. Bosz’un Diaby-Alario değişikliği maçın adına kırılma anıydı. Çift forvete geçen takımda Bailey biraz daha çizgi oyuncusu oldu. Beraberlik sayılarında da o içeri topu açtı Alario indirip hazırladı ve Schick vurdu. İlerleyen haftalarda çift santrfor dener mi merak konusu. Alario da Schick yokken form yakalamıştı ve yedeğe çekilmesi onu paslandırabilir. Klasik 4-4-2 oynamaya müsait bir kadroları da var. Bremen’de ise Kohfeldt sonanlarda takımını ileride top tutmaya alıştırmalı. Bielefeld de Hertha karşısında skoru korurken rakip yarı sahada kalarak top tuttular ve süreyi de erittiler. Bittencourt’u oyuna alıp bunu deneyebilirdi.

RB Leipzig – Borussia Dortmund

Bayern’in kaybettiği, Leverkusen’in de puan kaybettiği hafta iki takımın da iştahını açtı. Nagelsmann kadroda yer almayan Kampl yerine hücumcu Poulsen’i oyuna sürdü. Terzic ise Wolfsburg karşısında kazanan takımı bozmadı. İlk yarı pozisyon açısından iki takım da kabızdı. Toplam 3 şut varken 3’ünü de Leipzig attı. Dortmund hazırlamakta zorlandı. Witsel sakatlanıp çıkınca yerine giren Emre Can özellikle ileri doğru ara paslarıyla daha fazla katkı yaptı. 2.  yarıda ise ikili sıkıştırmalar ve daha ileride baskı ile Dortmund daha çok topa sahip oldu. Oyunu kanatlara iyi yönlendirdiler. Solda Guerreiro da ataklara dahil olurken Meunier yine eksileriyle daha çok göze çarptı. Bu takımın en zayıf halkası kesinlikle o. Dortmund Favre döneminde yapmadığı şeylerden biri olan set önünde paslaşmalar ve pas istasyonlarına dikkat etmek gerekiyor. Bunların bir diğer sebebi de Haaland’ın biraz daha geriye çekilmesi ve diğer oyuncularla bağlantı kurması. Bunları tüm gollerde görüyoruz. İlk golde sağ kanattan hızlı bir hücum görüyoruz. İçeri çevrilen topu Reus mükemmel aktardı ve Sancho arka direkte gole çevirdi. Bu taraf değişimleri ile Leipzig defansının dengesi çok bozuldu. 3’lü defans özellikle 2. yarı çok aksadı. Angelino’nun ve Adams’ın savunma dönüşlerinde aksaması da bunda etkili oldu. Haaland ilk golde kanattan top taşıdığında onu karşılayamadılar. Top içeri çevrilince ise Sancho boş kaldı. 2. golde ilk defa Leipzig ceza sahasında bu kadar pas trafiği gördük. Leipzig lige çıktığından beri bunu yapabilen çok az takım olmuştur. Oyuncuların kendine güveninin gelmesi ve birbirlerine yakın oynamaları da etkiliydi. Haaland’ın Halstenberg üzerinden kafa golü atması baskette blok üzerinden smaç basmak gibiydi ve kafa vuruşlarında da ne kadar etkili olabileceğini gösterdi. Son golde Reus’un soğuk kanlı ara pası harikaydı. Haaland da uzun adımları ile topu alıp kaleciyi geçerek golünü attı ve Red Bull kanatlandırır diyerek de sevindi. Nagelsmann’ın hücum hamleleri biraz geç geldi. Poulsen çok yorulmuştu ve onlar adına ileride Angelino ve Olmo’ydu. Angelino bu maçta içeri kat edemeyerek sadece ceza sahasına ortalarla katkı sağlayabildi ki golde de Sörloth’a asisti güzel bir orta ile o yaptı. Sonradan giren Zagadou onu karşılayamadı. Peki tüm bunları neden ilk yarı yapamadı bunu sorgulamak gerekiyor. İlk yarı daha çok geride bekleyip kontra amaçlamışlardı ama Dortmund eğer bu maçın 2. Yarısındaki 3. bölgedeki pas istasyonlarını sezona yayabilirse daha başarılı olur. Bunu hem set oynayan rakiplerine hem de üst sıralardaki Bayern, Leverkusen gibi takımlara da yapması gerekiyor. Tüm bu sonuçlardan sonra akıllardaki soru Terzic, Flick olur mu? Bu mümkün ama başlangıçtan itibaren daha cesur ve daha enerjik bir Dortmund beklentisi var. Bunu başarabilmesi ve “winner” bir Dortmund algısı oluşturması lazım.

Augsburg – Stuttgart

Her ne kadar geçen hafta Köln’e karşı kazansalar da Augsburg’da haftalardır işler yolunda gitmiyordu. Herrlich geçen maçta 5. sarı kartı görüp kart cezalısı durumuna düşen Gouweleeuw’dan da bu maçta yoksundu ki kaptan takım adına en önemli isimlerden. Önceki haftalarda hücuma bile etkisi büyüktü. Yerine Rani Khedira oynadı. İki haftadır galip gelemeyen Matarazzo ise Kalajdzic yerine Klimowicz ile başladı. Bu maçta da iyi bir mücadele ile başlayıp önde baskı uygulasalar da penaltı golüyle Stuttgart öne geçti. Gonzalez’in golünden sonra özellikle sağ kanattan ve Caligiuri’nin de orta koridordan atakları Stuttgart kalesini bulamadı. İleride Niederlechner ile bağlantı kurulamadı. Stuttgart ise Augsburg önde baskı yaparken çok adamla çıkmasını uzun paslarla ve kontralarla değerlendirdi. İlk yarı 2-0 bitti ama daha fazla da atabilirlerdi. 2. golde Kempf’in uzun pası Sosa’ya harikaydı. O da Wamangituka’ya iyi çevirdi ve Demokratik Kongo’lu bu maçta da golünü attı. Klimowicz olumlu şeyler yapsa da ilk yarıda son tercihleri iyi değildi. 2. Yarıda Augsburg başlar başlamaz bir gol bularak Stuttgart’ı sarstı. İlk başlarda paniğe kapılıp pas tercihlerinde bocalasa da sonra normal oyunlarına döndüler. Bunda Augsburg’un rakip yarı sahada her ne kadar iyi niyetli olsa da adam adama paylaşımı iyi yapmadan uyguladığı presten Stuttgart maç boyunca olduğu gibi yine kolay sıyrıldı ve ilerideki oyuncularını topla buluşturdu. Bunda defans oyuncularının dahil uzun pasları iyi atabilmelerini söylemiştik. Gonzalez’in hareketli bir 9 oluşu rakip defansın dengesini daha çok bozdu. Castro’nun attığı golde ceza sahasının dışında topa sahip oldu ve ters taraftaki koridora iyi giren Castro’ya çok iyi bir pas çıkardı. O da Gikiewicz’i 1’e 1’de avladı. Herrlich’in Pedersen ve Gumny hamlesi iyi etki yapsa da Richter’in atılması planları bozdu. Daha çok boş alan ve doğal olarak daha çok Stuttgart atağı demekti. Son golü de 3. golde olduğu gibi aynı sağ kanattaki koridordan yediler. Gouweleuw’suz Augsburg defansı tanınmayacak haldeydi. Caligiuri de çok yoruldu ve oyundan erken düşünce ileride de üretemediler. Matarazzo ise moral tazeledi ve yine güzel futbol izletti.

Mainz – Eintracht Frankfurt

Mainz haftaya Bo Svensson ile girerken bu değişim ilk maçta meyvesini vermedi. Kadroda yer almayan Fernandes ve yine geçen hafta Bayern karşısında oynayan Dahmen ve Mwene kulübede otururken yerlerini Zentner, Niakhate ve Stöger aldı. Geçen maça göre kadro değişikliği olmayan Frankfurt topa sahip başlarken kanat değişimini bolca yapmaları eski performanslarını hatırlattı. Özellikle 18/19 sezonunda Kostic o zamanki partnerleri ile de bağlantı kurarak skora çok katkı sağlıyordu. Yeni Frankfurt’ta ise Kostic içeri yerden oynamak yerine daha çok ya kendisi kullanıyor ya da ortaya çeviriyor ama çevrilen toplar biraz ezbere. Yine de takım adına oldukça etkili olsa da Barkok, Younes ve Kamada bu sezon sonuca daha çok etki yapıyorlar. Sol ve sağ iç kullanılan Younes ilk golü getiren penaltı öncesi Silva’ya iyi bir ara pas atmıştı. Kanatlardan top taşırken sol kanatta Kostic ful gaz giderken Durm daha çok geride kalıyor ve bu asimetrik oyun biraz trend olmaya başladı. Özellikle orta sahadaki aktif kullanılan kanattaki boş alanları doldurabiliyorsa bu taktik daha sağlıklı oluyor. Frankfurt’un taktiği bir yana Mainz’ın savunmasının geçirgenliği de bu maçta etkiliydi. Niakhate iki penaltıya sebep oldu her ne kadar ikincisi tartışmalı olsa da ikili mücadelelerde daha dikkatli olması gerekiyor. Beğendiğim stoperlerden biriydi ancak bu sezon pek isteneni veremiyor. İleri kısma gelirsek Bo Svensson ilk maçında fantezi dolu bir kadro seçimi yaptı. Burkhardt her ne kadar yetenekli ve potansiyelli olsa da bu takımın ilk santrforu Mateta olmalıdır. Geçmiş sezonlardan beri puan katkısı yadsınamaz. İkincisi ise takımın ileri çıkarken yine savunma geçişindeki zayıflığı. 1-0 iken risk almak iyidir alınabilir ama karşı takım da geçiş hücumunu en iyi oynayan takımlardan Frankfurt. Kamada göz açıp kapayıncaya kadar kendi kalenize topu taşıyabilir. Topu filelerden almamak için geride emniyeti de bırakmamak gerekiyor. Ayrıca bir diğer ilginç olan şey ise değişikliklerin geç gelişiydi. Bo Svensson ilerleyen haftalarda ne etki yapar bilinmez ama Mainz ileri 3’lüsü Boetius-Quaison-Mateta olmalıdır. Burkardt’ı da başka bir sistemle oyuna dahil edebilir. İlk amaç gol atabilmenin yanında skor tutabilen ve iyi set yapabilen bir Mainz yaratmak olmalıdır. Alt sıralardaki Schalke, Köln ve Bielefeld’e göre çok daha iyi hücum opsiyonlarına sahipler.

Arminia Bielefeld - Hertha Berlin

Köln’ün kaybettiği haftada galibiyet haline düşme hattından çıkabilecek olan Uwe Neuhaus Medina, Van der Hoorn, Gebauer ve kadroda yer almayan Prietl yerine Laursen, Nilsson, Yabo ve Kunze’ye yer verdi. Hertha’da ise Cunha açıklanmayan sebeplerden kadroda yok. Yerine Mittelstädt oynadı. Hertha ilginç biçimde çok fazla uzun ve havadan top oynadı. Bielefeld’in defansı alt sıralarda olmalarına rağmen çok da kötü değil. En azından hava toplarında öyle. Dolayısıyla bu plan işlemedi. Üzerine toplar kapıp ileri diğer maçlara göre daha kalabalık çıktılar ve daha organizeydiler. Onlar adına pas kalitesinin en yüksek olduğu maç olabilir. Öte yandan ileride 2. yarı Lukebakio’nun bireysel yetenekleriyle var olan bir Hertha vardı ancak iyi bir nokta santrfor performansının olmayışı ve Cunha’nın eksikliği ile gol gelmedi. Piatek bu maçta her ne kadar iptal olan bir gol atsa da Cordoba’nın da etkili olamayınca sahadan mağlup ayrıldılar. Bielefeld bu maçta oyunu kanatlara iyi yaydı. Önceki maçlarda Klos ve Doan’a atılan uzun paslarla pozisyon deneniyordu Japon oyuncu hem yalnız kalıyordu hem de enerjisi tükeniyordu. Bu maçta Hartel çok fazla katkı yaptı. Öyle ki Bielefeld golü attıktan sonra topu ayakta tutmayı ilk hedefleri olarak belirlediler fakat daha fazla atabilirlerdi. Klos’un enerjisinin bitmesi bunda etkiliydi. Köln’ü geride bırakarak haftayı 15. kapattılar ve onlar da Freiburg gibi dişlerini geçirebildikleri rakiplerden puanlar aldılar. Bunun yanında bu maçta oynanan oyun da umut verici. Hertha’da ise Labbadia her ne kadar Cunha gibi bir oyuncudan yoksun olsa da beklentilerin tam tersindeler. Sezon başında yapılan yatırımla otoriteler Hertha Berlin’i ilk 6’ya Union’u da son 6 içerisine yazarken tam tersi oldu.

 

Yorumlar