Bundesrapor  #23

Bundesrapor #23


Gollü başlayan hafta hormonlu bir Pazar günü ile kapandı. Maç başına neredeyse 4 golün düştüğü haftada sadece Pazar günü 18 gol kaydedildi. Haftanın parlayan isimleri Reus, Nkunku ve Lewandowski oldu.

23. haftanın açılış maçı inanılmaz bir düello ile başladı. Karnaval formasıyla sahaya çıkan Mainz iki yarıda da olmak üzere klasik bir önde baskı oyunu kurarken Leverkusen geçişlerle kaleye ani baskınlar yaptı. İlk yarıda Schick ile buldukları golle önde girdiler ancak ikinci yarı rakip yarı alandaki baskıyı daha yoğun yapan bir Mainz vardı. Kalabalık olarak önde basmaları aslında Leverkusen gibi topu kaptığında 3. bölgeye hem sprinterleri hem de isabetli uzun pasları olan bir takıma karşı oldukça riskli bir taktik olsa da Svensson bu oyunla Mainz’ı geldiği andan itibaren yukarılara taşıdı. Aaron Martin’in frikiğinden sonra da yine bu defans çizgisini önde tutma prensibi tekrar geriye düşmelerini sağlasa da 1 farklı skoru tutmak böyle bir rakip karşısında çok zor. Duran toplarda da dönen topları da toplayarak baskılarını sürdürebiliyorlar ve bu da son dakikalarda galibiyeti almalarını sağladı. Schick’in sakatlanmasından sonra yerini alan Alario’nun golünden sonra Mainz baskısını soğutmak için Seoane 2 değişiklik daha yapabilirdi çünkü oyuncular fiziksel ve mental olarak son 15 dakikada çok zorlandılar ve 4 maçlık galibiyet serileri de bu maçla sonlandı.

3 maçtır deplasmanda kazanamayan Freiburg, Covid sebebiyle Weinzierl’in evinden izlediği Augsburg’a konuk oldu. Başa baş geçen mücadelede Freiburg daha çok sonradan girip fileleri havalandırmasına alışık olduğumuz Joker Petersen ile öne geçti. Hafta içi Köln antrenörü Baumgart ona olan ilgisini açıkça paylaşıp hatta onun için bir jokerden fazlası olabileceğini söylemişti. Kontratı sezon sonu bitecek oyuncuya hafta içi Freiburg taraftarları desteklerini bolca sosyal medyada paylaştı ve kulüp kimliğine uyan karakteri sebebiyle de kariyerine Karaorman’da devam etmesi isteniyor. Maça dönersek Augsburg Freiburg’un baştaki iyi sekansını aşıp ilk yarıya yayılabilecek baskısıyla Flekken’i zorladı. Maçın ilk bölümleri sayılabilecek dakikalarda Gregoritsch’in uzaktan vuruşunu Flekken engelleyemedi ve oyuna denge geldi. Bu denge 10 dakika sonra tekrar bozuldu ve Freiburg alametifarikası duran toptan 1 gol daha buldu. Bu duran toplara parantez açmak gerekirse yardımcı antrenör Lars Voßler’in payı oldukça büyük. Hatta Almanya’nın Brezilya’da elde ettiği 2014 Dünya Kupası başarısında da duran toplarda danışmanlık yaparak ufak da olsa bir pay sahibi oldu. Bu golden sonra ev sahibi de baskısını arttırıp bekleri de ileride sağ ve sol hücumcu gibi kullanarak riskler aldı. Freiburg kontralarla rakip kaleye ulaşabilse de net fırsatlar yakalayamadı ama onların lehine kırılma anları oldu. Son dakikalarda Augsburg net goller kaçırıp kaleyi çok yakından ıskaladı ve Bielefeld’in galibiyetiyle kendilerini relegasyon noktasında buldular.

Devre arasından sonra galibiyetlerle dönen Kohfeldt’in serisi erken bitti. İlk yarıda topa daha sahip olan taraf olan Wolfsburg bunu hücum istatistiklerine bir süre yansıtamadı. Wind’in çapraz koşuları ile savunmanın dengesini bozma çabası 36’da sonuç verdi ve onun golüyle öne geçtiler. Hoffenheim defansı daha çok Kruse’ye odaklansa da Philipp sahneye çıkıp iyi bir ara pas attı. Hoeness devre arası etkisiz kalan Dabbur yerine Kaderabek’i alıp Bebou’yu ileri sürdü ve sağ kanat bek olsa da rakip ceza sahasında sağ iç koridorda dahi bulunan Çek oyuncu Rudy’nin güdümlü uzun topunu mükemmel bir yarım röveşata ile kaleye gönderecek Bruun Larsen’e aktardı. Wolfsburg bu baskıyı yerken uzun toplar ve duvara toslar gibi biten kontralarla topu ileri taşımaya çalışsa da bu işe yaramadı ki Gerhardt ve Lukebakio hamleleri de hücum oyuncularıyla bezeli Wolfsburg kulübesinden seçilebilecek en mantıklı iki isimdi. MLS’ten yeni gelen Kevin Paredes’i böyle kritik bir maçta Kohfeldt muhtemelen sahaya atmak istemedi. Ama Wolfsburg kimyasında çok derinde durabilen bir takım değil ve Hoffenheim rakip ceza sahasına yerleşince bir de Kramaric golü geldi. Bu golden sonra kalan kısa sürede Kohfeldt takımı tekrar ileri gönderse de iş işten geçmişti ve Baumann da son bölümlerde devleşince Wolfsburg, Kreichgau’dan eli boş döndü.

Detaylı özetlerine ulaşamadığım Bochum-Stuttgart maçında Stuttgart Bella Kotchap’ın kendi kalesine attığı golle öne geçip son dakikaya kadar skoru korudu. Önceki maçlara göre defansta daha stabil ve reaktiflerdi. Son bölümde Bochum’un baskısı ve pozisyon sıklığı da arttı. Galibiyete ihtiyaçları olsa da son sözü penaltı ile Löwen söyledi ve 1 puana yetindiler. Esasen Reis’ın ekibi kalibre olarak onlardan çok çok daha kabiliyetli olduklarını arka arkaya alınan iyi sonuçlarla ve geçen haftaki destansı Bayern galibiyetiyle gösterdi. Dolayısıyla Bochum için bu sonuç kötü bile denebilir. Bir diğer darbeyi de Silas’ın sakatlığı ile aldılar ve uzun süre oynaması beklenmiyor. Geçen sezon menajeri ile yaşadığı sahte evrak problemi sebebiyle ağır bir ceza almış ve takıma geç katılmıştı. Henüz yeni yeni ritim buluyorken maalesef tekrar bir süre forma giyemeyecek.

Max Kruse ve Marvin Friedrich’in gidişi sonrası Union 3. yenilgisini Bielefeld deplasmanında aldı. Yenilginin yanında hücum istatistikleri de düşen Union 3 maçtır gol atamadı. 10 numarayı devralan Michel de beklentileri henüz karşılamayınca düşüş trendine girdiler. Ligin en iyilerinden oldukları hücum geçişlerinde 3. bölgede kaleyi yeterince zorlayacak pozisyonlar yaratamadılar. Karşılarındaki istikrarsız Bielefeld’de ise sezon boyunca işleyen Wimmer ve Okugawa bu maçta da Kramer’in hücum ana planıydı. Wimmer her fırsatta kaleyi hem dripling hem de şutlarıyla zorladı. Okugawa da gollerine devam ederek takımını alttaki kaostan 3 puan uzaklaştırdı.

Cumartesi’nin kapanışında Köln evinde Frankfurt’u ağırladı. Pozisyon olarak çok zengin bir maç olmadı ve iki takım da oyun kurmakta oldukça zorlandı. Maçın 0-0 bitmesi iki taraf için de çok muhtemeldi ama Köln paslarda rakibine göre daha oyun kurulumunu mümkün hale getirebilecek daha kilit paslar attı. Frankfurt ise denediği uzun paslarda diğer maçlarda aldığı verimi alamadı çünkü Lindström bu maçta istediği kadar topla buluşamadı ve pozisyonlar yaratamadı. Afrika Kupası’ndan döndükten sonra ikinci maçına çıkan Skhiri’nin baskı altındaki etkili ara pasında Modeste ok gibi fırladı ve takımını öne geçirdi. Kevin Trapp her ne kadar çimleri dövse de ligin 1’e 1’de Modeste ligin en ölümcül forvetlerinden biri. Bu golü takımını Avrupa yarışını devam ettirdi. Glasner ise arka arkaya 2. mağlubiyetini alarak yükselişlerini sekteye uğrattılar ki onlar da Avrupa’da tekrar yer almak istiyorlar. İlginç tarafı bu art arda alınan 2 mağlubiyete rağmen Şampiyonlar Ligi’ne katılım hakkı kazanılabilen 4. Sıra ile puan farkları 6 ve 4-10 arasında istikrar yakalayıp art arda 3 galibiyet alabilecek bir takım kendini orada bulabilir keza bu takımlar son 5 haftada en az bir kez puan kaybetti. Bu grubun içinde Leipzig de var ve istikrar olarak yükselebilecek en büyük aday da onlar.

Hafta içi Salzburg karşısında zorlanan ve son anlarda beraberliği kurtaran Bayern ligde en kısır geçirdiği ilk yarılardan birini oynadı. Tolisso’nun sakatlanması sebebiyle Sane de oyuna girdi ve sahadaki hücum oyuncularının potansiyellerinin aksine kaleyi görmekte zorlandılar. Fürth’ün ilk yarıdaki son dakikalara girerken bulduğu duran top golü ile Nagelsmann daha zor duruma düştü ve geçen hafta Bochum maçı ile başlayan kâbus bu maçta da ilk yarının sonuna kadar devam etti. İkinci devrede Gnabry’nin bulduğu boşlukla çabasıyla ilk yarıda kale gibi duran Fürth ilginç bir gol yedi ve oyuna denge geldi. Bu holden sonra da kedi-fare oyunu hız kazandı. Bayern hücumunun yanında Upamecano dahi akan oyunda daha çok Fürth ceza sahasında yer almaya başladı. Ligin ilk yarısında 3-1 kaybedilen maçta kendi kalesine gol atan Griesbeck bu maçta da gol bularak Bayern’in en skorer isimleri arasına girdi. Bu golden sonra Leitl defans çizgisini öne çıkararak rakip yarı sahada şanslar buldu ve 2 topları da direkte patladı ama Bayern daha fazla alan bulmaya başladı. Kazanılan bir kornerde Süle’nin pasında Lewandowski’nin ligdeki 28. golü geldi ve maçın kazananı bu golle kesin olarak belirlendi denebilir. Ligde sonradan toparlanma emareleri gösteren Fürth, ligin liderine karşı iyi bir mücadele ortaya koyarak zevkli bir maç izlememizi sağladı.  

Avrupa Ligi'nde alınan Rangers bozgunu sonrası galibiyete ihtiyacı olan BVB, Rose’nin eski kulübü Gladbach’ı ağırladı. Dortmund’un defansının pek sağlam olmayışı ligi takip edenlerin bildiği bir olgu olsa da Gladbach bu maçta başka bir seviye gösterdi. Önde Gladbach her ne kadar pozisyonlar bulup Kobel’i zorlasa da arkadaki defolarla Reus ve Malen ile skoru bulan taraf Dortmund oldu. Rose ilk 11’de başlattığı Reyna ve Zagadou’yu sakatlıklar sebebiyle değiştirmek zorunda kaldı. Brandt’ın zorunlu girişi ilerideki prese pozitif etki yaptı. İkinci yarı ise film tamamen koptu ve Gladbach için bir işkenceye dönüştü. Değişikliklerle rotasyon yapılan Schulz, Moukoko ve Wolflü kadroda önde basıp rakipten topu kaparak istatistikleri arttırdı. Ama Haaland’ın yokluğunda takımın skor yükünü sırtlayan isimlerden olan Reus 2 gol ve 3 asistle kariyerinin en iyi maçlarından birini çıkardı. Gladbach Bayern’i 5-0 ile geçip tişört çıkarmıştı. Sonrasında Freiburg ve Dortmund’dan 6 yiyerek kötü bir karma yaşadılar.

Pazar gününün gol yağmuru kapanış maçında da devam etti. Leipzig’in yoğun alan baskısı ilk yarıda hızlı sonuç verdi. Tüm bu baskıya rağmen Hertha da uzun paslar ve kontralarla rakibi zorlayabiliyordu. İkinci yarı Jovetic ile beraberliği de buldular ve muhtemelen bir süre geride durup yeni kontra fırsatları yakalamayı düşünüyorlardı ama hesapta olmayan Marc Oliver Kempf’ti. Hertha’nın Stuttgart’tan bu sezon transfer ettiği oyuncu, Schwollow ile karşı karşıya kalan Nkunku’yu ful şarj uygulayıp yere yapıştırdı. Belki bıraksa en kötü ihtimalle 1 gol yiyeceklerdi ve atılmayıp takımı ile 11 kişi olarak sahada olabilecekti. Ama bu müdahaleden sonra Leipzig daha fazla alan bulup hızlı hareket ederek golleri birbirinin ardı sıra buldu. Milli maça çıkmayan piyasadaki en değerli oyuncusu olan Nkunku bu maçta da imzasını iki golle attı ve önlenemez yükselişini devam ettirdi. Tedesco 3-1’i yakaladıktan sonra rakip takım naif olarak ileri kalabalık çıkınca Andre Silva ve Adams!ı da sahaya sürerek 3 gol daha bularak haftayı sonlandırdı ve 11. sırada devraldığı takımı Şampiyonlar Ligi noktasına, 4. sıraya taşıdı. Haftanın son karesi ıslıklar içinde soyunma odasına giden Tayfun Korkut’tu.

Fotoğraflar: Kicker

Yorumlar